dost eli; "yurtta sulh cihanda sulh"

evet..türkiye'nin hiç bir ülkede bulunmayan bir kuruluş ilkesi var..yurtta ve dünyada barışı salık veren bu ilke cumhuriyet döneminde uygulanmıştır da..halen de uygulanmaktadır..ama bu ilkenin uygulanabilmesi bu ilkeye sahip tek ülke olan türkiye'ye bağlı değil..bilhassa çıkar ve güç odaklı dizayn olunmuş uluslararası ortamda bu ilkeyi yaşatmak bir hayli efor istemekte..

küreselleşmiş dünyanın ülke içi ülke dışı farkını siyasetin sınırlarını flulaştırdığı bir ortamda ise yurtta barışı sağlamak bile bu fluluk sebebiyle efor istemekte..

bu efor ihtiyacı ve barışı sağlamaktaki sıkıntılar türkiye'nin ve tüm dünya ülkelerinin bir orduya sahip olmalarını ve bu orduların varlık sebebini de açıklamakta..zira bir ülke ne kadar barış yanlısı olursa olsun muhatabının barış isteyip istemediği ülkeler arası bağları nasıl kurduğu çıkarları ve güç dengesi ya da dengesizliği bir çok soruna yol açmakta..bu da bir ülkenin ordusu olmasını zorunlu hale getirmekte ki bu hayati bir güvenlik ihtiyacından neşet etmekte..

yurtta ve dünyada barışı salık veren bir ilkenin olması bir ülkenin ordusunu işlevsiz hale getiremez..barış için yumuşak gücü kullanmayı da işlevsiz hale getirmez..barışı sağlamanın her yolunu devreye alacak bir iç ve dış politikada ordu da yeri geldiğinde devreye alınmak üzere işlevsel hale gelir..

pasif barış çabaları hem insanın hem dünyanın hem ülkelerin hem uluslararası ortamın doğası yada yapısı gereği akim kalmaktadır..yani elde bir zeytin dalı düşmanın üzerine yürüyen bir barış gönüllüsü şehit olmayı göze almış hatta kafaya koymuş demektir.

yani düşman ve düşmanlık mefhumları barış ve barışseverlik kadar gerçektir ve varlığı vakadır..bu halde politika önerenler bu hususları dikkate almak durumundadırlar..

türkiye hem coğrafyası hem tarihi kültürü hem değerleri bakımında dünyanın belli bir kesiminin aşırı düşmanlığına maruzdur..düşmanın analizi bizi savaşın her türlüsünde -konvansiyonel, ankonvansiyonel,yumuşak sert diplomatik siyasi- her alanda donanımlı olmaya zorlamakta..

bu düşmanlığın karakteri ise akıl sağlığımıza kadar her şeyimizi her imkanla korumamız gerektiğine bizi götürmekte..

böyle bir tabloda barışı donanımsız ve pasif bırakmak barışı yok etmek demek olacaktır..

yani barışın güvenliğe şiddetli şekilde ihtiyacı vardır.

bu sağlandıktan sonra kuruluş ilkemizi hatırlayabilir hatırlatabiliriz..

"yurtta sulh cihanda sulh!"

Yorumlar

Popüler Yayınlar