Uluslararası İlişkiler ne halde?

son yüzyılı düşündüğümüzde, iki dünya savaşı, akabinde kurulan uluslararası sistem, soğuk savaş yılları ve Sovyetlerin tarih sahnesinde çekilmesi ile tek kutuplu dünya..geçtiğimiz yüzyıl o denli yıkıcı bir yüzyıldı ki saydığım olayların olguların hepsi ağır zulümlere sebep olmuş büyük tarihi süreçlerdi..

bir yüzyıla bu kadar ağır yükün yüklenmiş olması hem insanı hem dünyayı hem siyaseti yordu..işte bu olan biten içinde şu günlerde uluslararası ilişkiler ne alemde bir bakmak lazım..yani bir halini hatırını sorsak fena olmayacak çünkü post modern çağ, yani 21. yüzyıl bize geçtiğimiz yüzyıldan daha ağırını yaşatmak üzere niyetlenmiş görünüyor..

bu yüzyılın riskleri geçtiğimiz yüzyıldan daha ağır..zira terörizm ve taraftarları tarafından arzulanan "third world war" topyekün bir küresel yıkım demek..nükleer tehlike ile bu düşünüldüğünde bu ihtimal gerçekleştiği takdirde "tarihin sonu" gelmiş olacak..

felsefi olarak ise hakikatin yok sayılması, keyfiyet ve algının gerçek kabul edilmesi, insanı devreden çıkarmakta (yani beş duyu, tecrübe, tarihi, medeni birikim işlevsiz hale gelmekte) ve bir "algı mühendisi" zümreye hakikati esir etmeye çalışmakta..

siyaseten devletlerin aktör olarak devreden çıktığı terör gruplarının ve uluslararası şirketlerin başat olduğu bir ortam demek..bu hukukun, devlet terbiyesi ve ahlakının, uluslararası hukukun devre dışı kalması ve "tam kaos" demek..

işte tek kutuplu dünyayı şiddetli şekilde özleyenler yukarıdaki risklerin hepsini göze almış durumda..buyurgan ve keyfi bir dünya liderliği günlerine geri dönmek peki mümkün mü..tarih bu hızla ilerlerken bunu sağlamak mümkün mü..

bence hayır..zira yukarıdaki riskleri devletler her ne kadar göze alsa da halklar bu risklerin vahametini görmüş durumda..bu devletleri çılgınlıktan koruyacaktır..

siyaseten ise "çok kutuplu dünya" amerika yanında, rusya, avrupa, orta doğu, kafkaslar, asya, çin gibi ekonomik siyasi yeni güç merkezleri ortaya çıkardı..bunu engelleme çabaları mevcutsa da bu sürecin tersine çevrileceğini masa başı güç odakları tasarlasa da, bunu gerçeğe dönüşme çabası tarihi geri çevirmeye çalışmak olacaktır..

felsefi olarak ise dünya algı ile gerçeğin farklı şeyler olduğunu, imaj yönetimi, post modern gerçeklik algısı, reklam, pr, medya gibi konularda uzun süren bir bombardımana maruz kaldı ve bundan sağ salim çıktı..bu o denli kıymetli bir tecrübe ki gelecek yüzyıllara bırakılacak bir miras..

sosyal medya tecrübesi de bir hayli kıymetli tecrübelerle kendine yer edindi hayatta..teknoloji bilimde ideolojik bağlamdan özgürleşti denebilir.

toplumsal olarak küresel dünya, ya birlikte barışla yaşamayı ya da topyekün yok olmayı iki yegane tercih olarak önümüze koymuş bulunuyor. yani ya hep beraber var olup yaşayacağız yada topyekün yok olacağız..

işte bu çerçeve tek kutuplu dünyayı özleyen bir kaç siyasi askeri odağın tahayyülünün ve havsalasının tasarılarının ve hesap kitaplarının çok ötesinde bir tarihi akış..

o halde şunu söyleyebiliriz..dünya barış içinde yaşamayı tercih edecektir..küresel siyaset çok kutuplu olarak hayatına devam edecektir.

ve gerçek, kendini bu savaştan sağ sağlam çıkartarak yok edilemeyeceğini kanıtlamış görünüyor..

vesselam.

Yorumlar

Popüler Yayınlar